Cennette hayvanlar da olacak mı?

Tarihte ve günümüzde birçok insan evcil hayvan sahipleniyor veya bir şekilde hayvan dostlarla bir arada yaşıyorlar. Kimisi evimizin içerisinde bir dost olarak yer alıyor, kimisi iş hayatımızdaki bir yardımcı. Her ne kadar tüm insanlar bunun farkına varamamış veya önemsiyor durumda olsa da tüm bu hayvanlar da bu dünyadaki yaşamımızın bir parçası ve onlarla birlikte yaşıyoruz.

Şüphesiz ki bu gerçeği en iyi farkedenler evlerinde ve yaşamlarının en önemli anlarında bu canlarla birlikte yaşayanlardır. Çünkü birlikte yaşıyor, birlikte uyanıyorsunuz. Taşınırken birlikte taşınıyor belki birlikte seyahat bile ediyorsunuz. Onun herhangi bir sıkıntısı sizin sıkıntınız oluyor, sizin sıkıntınızı da aynı şekilde onlar kendileri için sıkıntı edebiliyorlar. Dolayısıyla sizin çok sevdiğiniz ve sizi de aynı şekilde çok seven bir hayvan hakkında düşünürken onun geleceğini merak ediyor olabilirsiniz.

Nitekim birçok kişi hayatlarındaki bu hayvanları bir süre sonra kaybedeceğini biliyor ve çoğu buna şahit oluyor. Peki hayatını kaybeden bu hayvan dostumuz için bu her şeyin sonu mu oluyor? Hayvanını kaybeden herkes kendine bu soruyu bir şekilde soruyor. Özellikle de buna şahit olan küçük çocuklar ölümün sebebini ve kedilerinin köpeklerinin nereye kaybolduğunu, neden ölmek zorunda olduğunu ailelerine soruyorlar.

Peki bu soruya bizim cevabımız nedir? Gerçekten de bu ölüm bir son mu onlar için? Yoksa onları tekrar cennette görebilecek misiniz? Genellikle insanlar bu sorunun cevabını “hayır, onları bir daha göremeyeceğiz.” olarak veriyorlar. Çünkü Kutsal Kitap’a baktığımızda onları cennette görebileceğimize dair bir şey bize söylemiyor. Ancak şöyle ki, bunun tersini de söylemiyor. Demek ki Kutsal Kitap’ın bu sorumuz hakkındaki cevabı ne evet, ne hayır. Dolayısıyla bir umut kapısını buradan aralayıp daha derinlere inebiliriz. Çünkü Kutsal Kitap bu konuda net bir şey söylemese de bu konuyla ilgili olan konularda gayet net şeylerden bahsediyor.

Birincisi Kutsal Kitap’taki günah ve günahın suçluluğu öğretisine baktığımızda bize bu günahın hayvanlar tarafından işlendiğini değil, insan tarafından işlendiği öğretiliyor. Yani günahı işleyen insandı, onlar değildi. İnsanın işlediği günah, tüm dünyaya lanet getirdi ve bu lanet yeryüzünde yaşayan her canlıyı da etkiledi. Bu yüzden insan artık ölümlü bir varlık olduğu gibi, hayvanlar da ölümlü varlıklar haline geldi. Dünyadaki her şey bozulmuşluğun ve çürüyen bir yapının içerisine girdi. Günahtan dolayı her şey ve herkes amacından sapmış oldu.

Çünkü yaratılış amaçsızlığa teslim edildi. Bu da yaratılışın isteğiyle değil, onu amaçsızlığa teslim eden Tanrı’nın isteğiyle oldu. Çünkü yaratılışın, yozlaşmaya köle olmaktan kurtarılıp Tanrı çocuklarının yüce özgürlüğüne kavuşturulması umudu vardı.

Romalılar 8:20

Tanrı’nın yarattığı ilk insan olan Adem tüm dünya üzerinde sorumluluk sahibi bir konumdaydı. Bütün yaratılışa krallık etmesi gerekiyordu. Ancak Havva’nın ona sunduğu günaha hayır diyemedi ve itaatsizlik etti. Dolayısıyal onun itaatsizliği sadece kendi adına değil, sorumlu olduğu tüm dünya ve insanlık adına olmuştu.

İlk olarak Kutsal Kitap bize hayvanların günahtan dolayı suçlu olduğunu öğretmiyor. Günahı işleyen insandı, onlar değildi. İnsanın işlediği günahtan dolayı yaratılış üzerine lanet geldi ve bu lanet yaşayan her şeyi hüsrana uğrattı ve ölüme mahkum etti. (Bkz. Romalılar 8:20) Tanrı ilk olarak Adem’i yaratmıştı ve Adem tüm dünya üzerinde sorumluluk sahibi bir konumdaydı. Adem’in Tanrı’ya karşı olan itaatsizliği sırf kendi adına değil, sorumlu olduğu ve başı olduğu dünya ve insanlık adına  olmuştu. Bu yüzden günahın sonucu olan ölüm yalnızca Adem’e değil, onun soyuna ve dolayısıyla tüm dünyaya gelmişti.

Adem ve Havva’nın Tanrı gibi olmak isteyerek, Tanrı’ya baş kaldırması tüm yaratılışın üzerine ölüm lanetini getirdi. Ve işte o günden beri herkes öyle ya da böyle yaşıyor ve ölüyor. Topraktan gelenler toprağa geri dönüyorlar. Ölüm zamanı herkes için geliyor. Bu kimisi için aniden gerçekleşiyor, kimisi için ise uzun yıllar sürebiliyor. Ama sonuç olarak herkes ölüyor.

Sevdiğimiz bir insan öldüğünde de sevdiğimiz bir hayvan öldüğünde de bu ölümün ne kadar erken olduğunu düşünürüz. Çünkü onunla ne kadar az zaman geçirdiğimizi fark ederiz. Ve bu durum bizde sevdiklerimizi kaybedeceğimizin korkusunu tetikler. Ancak bu böyle olmamalıdır. Ölüm korkusu ile yaşamamalıyız. Buradan çıkarmamız gereken sonuç tam tersine korku değil, sevgi ve bağlılık olmalıdır. Çünkü bu durumlar bizi sevdiklerimiz ile daha değerli anlar yaşamaya teşvik eden, buna cesaretlendiren anları yaratmalıdır.

Tanrımız gerçekten sevgi dolu bir Tanrı ve O her daim iyilik için etkindir. O zalim veya ölümden hoşlanan bir Tanrı değildir. Bunu biliyoruz ve yaptıklarıyla da bunu herkese gösterdi. Bu yüzden ölüm gerçeği bizi ne kadar rahatsız ediyorsa, Tanrı’yı daha da fazla rahatsız ettiğini ve Tanrı’nın ölümü bir düşman olarak gördüğünü bilmeliyiz. Nitekim Kutsal Kitap’ta ölümün yok edilecek son düşman olarak ifade edildiğini de okuyoruz.

Ve ölüm, insanlar için ne kadar korkunç ise hayvanlar için de aynı şekilde korkunç bir durumdur. Tanrı bize hayvanlarımızı kaybettiğimizde onlara ne olacağına dair bir şey söylemiyor. Bu konuyla ilgili olumlu ya da olumsuz bir cevabı direkt olarak Tanrı’dan almadık. Ancak yine de Tanrı’ya ve O’nun iyi amaçlarına her daim güvenebiliriz.

İnsanlar olarak Mesih’te her zaman umudumuz var. Ancak insanlar ve hayvanlar aynı umuda sahip değiller. Çünkü insanın yaratılışı ile diğer yaratılış unsurları çok farklı bir konumdadır. Nitekim yalnızca insanlar Tanrı’nın suretinde yaratılmışlardır. Ne melekler, ne hayvanlar ne de yaratılmış başka hiç bir şey insan gibi Tanrı suretinde yaratılmamıştır. Ve Mesih’in gelişi de yine insanları kurtararak yaratılışı yenileme amacı ile gerçekleşmişti. Dolayısıyla Mesih’in kurtarışı aynı zamanda tüm yaratılışın esenliğini sağlayacak ve bozulmuş olan yaratılıştaki her unsur onarılacaktır.

Nitekim şöyle yazılmıştır: “İlk insan Adem yaşayan can oldu.” Son Adem’se yaşam veren ruh oldu. Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. Ruhsal olan sonra geldi. İlk insan yerden, yani topraktandır. İkinci insan göktendir.

1.Korintliler 1:45-47

İyi haber şu ki Tanrı “İkinci Adem” olan Mesih’i gönderdi. Günahın ve ölümün ilk Adem aracılığıyla geldiğini, bağışlanma ve sonsuz yaşamın ise ikinci Adem olan Yeşua Mesih’te bağışlandığını biliyoruz. Dolayısıyla Mesih’te günahlarımızın bağışına ve sonsuz yaşama sahibiz. Aynı zamanda Elçi Pavlus da Efesliler’e yazdığı mektubunda Mesih’in gökteki ve yerdeki her şeyi birleştireceğini yazmıştı.

Tanrı sır olan isteğini, Mesih’te edindiği iyi amaç uyarınca bize açıkladı. Zaman dolunca gerçekleştireceği bu tasarıya göre, yerdeki ve gökteki her şeyi Mesih’te birleştirecek.

Efesliler 1:9-10

Yaratılış bölümüne de baktığımızda Nuh ile yapılan antlaşmanın içerisinde hayvanların da dahil edildiğini okuyoruz. Dolayısıyla Tanrı antlaşmasını yalnızca insanı dahil ederek değil, ayetlerde de yazdığı üzere bütün canlılarla sürdüreceğini açıkça belirtmiştir.

Tanrı Nuh’a ve oğullarına şöyle dedi: “Sizinle ve gelecek kuşaklarınızla, sizinle birlikteki bütün canlılarla –kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, gemiden çıkan bütün hayvanlarla– antlaşmamı sürdürmek istiyorum. Sizinle antlaşmamı sürdüreceğim: Bir daha tufanla bütün canlılar yok olmayacak. Yeryüzünü yok eden tufan bir daha olmayacak.” Tanrı şöyle sürdürdü konuşmasını: “Sizinle ve bütün canlılarla kuşaklar boyu sonsuza dek sürecek antlaşmamın belirtisi şu olacak: Yayımı bulutlara yerleştireceğim ve bu, yeryüzüyle aramdaki antlaşmanın belirtisi olacak. Yeryüzüne ne zaman bulut göndersem, yayım bulutların arasında ne zaman görünse, sizinle ve bütün canlı varlıklarla yaptığım antlaşmayı anımsayacağım: Canlıları yok edecek bir tufan bir daha olmayacak. Ne zaman bulutlarda yay görünse, ona bakıp yeryüzünde yaşayan bütün canlılarla yaptığım sonsuza dek geçerli antlaşmayı anımsayacağım.” Tanrı Nuh’a, “Kendimle yeryüzündeki bütün canlılar arasında sürdüreceğim antlaşmanın belirtisi budur” dedi.

Yaratılış 9:8-17

Bu ayetlere ek olarak Mezmur 148.bölümü okuduğumuzda hayvanların dahi Tanrı’ya övgüler sunmak için çağrıldıklarını okuyoruz. Yeşaya 11:6-8 ise cennetten bahsederken oranın kurtla kuzunun bir arada yaşadığı, parsla oğlakların bir arada yattığı, inek ile ayının birlikte otladığı bir yer olacağını söylüyor.

Sonuç olarak tüm bu ayetler ışığında durumu düşündüğümüzde Yeşua Mesih tüm bu vaatleri yerine getiren kişiydi. O’nun aracılığıyla da tüm yaratılış Romalılar mektubunda Elçi Pavlus’un bahsettiği bu yüce özgürlüğe kavuşmuş olacaktır.

Kanım şu ki, bu anın acıları, gözümüzün önüne serilecek yücelikle karşılaştırılmaya değmez. Yaratılış, Tanrı çocuklarının ortaya çıkmasını büyük özlemle bekliyor. Çünkü yaratılış amaçsızlığa teslim edildi. Bu da yaratılışın isteğiyle değil, onu amaçsızlığa teslim eden Tanrı’nın isteğiyle oldu. Çünkü yaratılışın, yozlaşmaya köle olmaktan kurtarılıp Tanrı çocuklarının yüce özgürlüğüne kavuşturulması umudu vardı. Bütün yaratılışın şu ana dek birlikte inleyip doğum ağrısı çektiğini biliyoruz.

Romalılar 8:18-22

O halde baktığımız ayetlerin bağlamında hayvan dostlarımız için ne diyebiliriz? Hayvanlarımız cennete gidecekler mi? Onları tekrar görebilecek miyiz? Açıkçası bunun için umudumuz olabilir. Ancak gerçek şu ki bunu bilmiyoruz ve bununla ilgili kesin cevaplardan kaçınmalıyız. Yine de Tanrı’ya iyiliği için güvenebilir ve O’nun her şeyi iyi amaçlarına uygun yaptığını bilerek teselli bulabiliriz. Tanrı bizim için en iyisini biliyor ve O’na bunun için kesinlikle güvenebiliriz. Dolayısıyla hayvanlar konusunda umudumuz her zaman olacaktır.

Bizler bu konu hakkında Kutsal Kitap’ta açıkça belirtilmeyen bu konu hakkındaki açık ayetlere bakarak bunlar aracılığıyla fikir yürütebiliyoruz. Ancak Kutsal Kitap’a baktığımızda açık ve net olan şeyler de var. Bu da hangi insanların orada olup hangilerinin olmayacağına dair yazanlardır. Hayvanlar hakkındaki durumu Tanrı’ya bırakıyoruz ve O’na güveniyoruz. Peki siz kendiniz orada olacak mısınız? Eğer cennette olmayacaksanız, hayvanınızı da göremeyeceğiniz bir gerçek.

Kutsal Kitap bize Mesih’e iman eden herkesin kurtulacağını açık bir şekilde söylüyor. Dolayısıyla Tanrı Oğlu sizin hayatınızdaysa, O’nu Rab ve Kurtarıcınız olarak kabul ettiyseniz kesinlikle kurtulacaksınız ve cennette Tanrı ile birlikte olacaksanız. Hayvanlarınız için ise Tanrı’ya güvenebilirsiniz.

Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?

Romalılar 8:32

Sizlere lütuf ve esenlik olsun. Konuyla ilgili görüşlerinizi bizimle aşağıdaki yorum alanından paylaşabilirsiniz.

Daha Fazla Göster

Hristiyan Bilgi Portalı

Yayımlanan bu içerik Hristiyanlık.net tarafından hazırlanmıştır. Hristiyan Bilgi Portalı web sitesi Türkçe konuşan hristiyanları teolojik konularda bilgilendirmek ve hristiyanlıkla ilgili merak edilen konularda yardımcı olabilecek içerikleri sunmak için kurulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu